Salih A.S. - İslami Dini Bilgiler. Anasayfa / Peygamberlerimiz / Hz. Salih A.S. Hz. Salih A.S. Sâlih Peygamber Semud kavmine gönderilen peygamber olup Nuh aleyhisselam ın oğullarından Sam’ın neslinden olup Hz. Âdem’in 19. kuşaktan torunudur. Âd kavmi helâk olduktan sonra felaketten kurtulanlardan Semud, Sam ile Hicaz arasındaki
TELEVİZYON. Hz. Nuh ile ilgili garip sözlerine açıklık getirdi. Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü söylemesiyle
BakaraSuresi 221. Ayet. “İman edene kadar, müşrik kadınlarla evlenmeyin. İman etmiş esir kadın, müşrik kadından elbette iyidir; isterse sizi çok etkilemiş olsun. İman edene kadar, müşrik erkeklere kız vermeyin. İman etmiş esir erkek, müşrikten elbette daha iyidir; isterse sizi çok etkilemiş olsun. Onlar sizi ateşe
AnaSayfa » Peygamberler Tarihi »Peygamberler ( Hz Nuh Aleyhisselam ) Nuh Kelimesi süryani lisanında çok ağlayıcı manasındadır. Nuh Aleyhisselamİdris aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamberlerden. Allah korkusundan dâima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen mânâsına gelen “Nuh” denilmiştir. İdris
NuhSuresi, 16. ayet: “Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır.”. Nuh Suresi, 17. ayet: “Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi.”. Nuh Suresi, 18. ayet: “Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır.”.
cash. Hz. Nuh as, Kuran-ı Kerim’e göre Hz. Adem ve Hz. İdris’ten sonra gelen peygamberdir. Kuran’da 71. sure olan Nuh Suresi, Hz. Nuh’un peygamber olarak gönderilişi ve inkarcılara karşı verdiği mücadeleyi anlatmaktadır. Bu yazımızda Kuran’a göre Hz Nuh’un kısaca hayatı, Nuh’un gemisi ve Nuh Tufanı hadisesini yazmaya çalıştık. Kuran’da Hz. Nuh’un as Peygamber olarak görevlendirildikten sonraki olaylarından bahsetmektedir. Hz Nuh’un kısaca hayatı ve peygamberliğinde en önemli olay; Hz. Nuh’un gemi inşa etmesi, Nuh tufanı ile birlikte kendisinin ve inananların kurtulması, nuh kavmindeki inanmayanlarında cezalandırılarak yok olmasıdır. Hz. Nuh’un peygamberliği Nuh kavmi zamanında putperestlik ortaya çıkmıştır, insanlar tevhid anlayışından iyice uzaklaşmışlardır. Salih kişilerin ölümünden sonra onların heykelleri yaparak her birine temsil ettiği salih kişinin ismi verilmiş, fakat zamanla kutsallık yüklenen bu heykellere tanrı gözüyle bakılıp tapılmıştır. “Şöyle dediler Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Hele hele Vedd’i, Süvâ’ı, Yeğus’u, Ye’ûk’u ve Nesr’i hiç bırakmayın.” Nuh Suresi, 23. ayet İşte Hz. Nuh as, kendi kavmini putperestlikten uzaklaştırıp tevhid inancına döndürmek için gönderilmiş bir peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz Nuh’un as Allah tarafından seçildiği belirtilmektedir. “Şüphesiz, Allah, Ademi, Nûh’u, İbrahim ailesini soyunu ve İmran ailesini soyunu birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” Al-i İmran Suresi, 33. ayet Ayrıca Hz. Nuh’un as kavmine Peygamber olarak gönderildiği ve 950 yıl yaşadığı belirtilmiştir. “Andolsun, biz Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.” Ankebût Suresi, 14. ayet Hz. Nuh as, kendi kavmini putlara tapmamaları ve Allah’tan başkasına ibadet etmemeleri konusunda uyarmış, aksi takdirde ise başlarına gelecek azabı kendilerine haber vermiştir. 1. “Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.”2. Nûh şöyle dedi “Ey kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.” 3. “Allah’a ibadet edin. Ona karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.” Nuh Suresi, 2. ve 3. ayet Hz. Nuh’un duası ve gemi yapması Nuh kavmi uyarılara rağmen putperestlikten vazgeçmemiş. Bunun üzerine Hz Nuh as Allah’a onları cezalandırması için dua etmiştir. Allah, Hz Nuh’un duasını kabul etmiş ve inkarcı kavminin helak edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir. Hz Nuh’un kısaca hayatı nda önemli olaylardan biridir. 118. “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”119. “Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde taşıyıp kurtardık.” Şuara Suresi, 118. ve 119. ayet 36. “Nûh’a vahyolundu ki “Kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başka, artık hiç kimse iman etmeyecek. O halde, onların yapmakta oldukları şeylerden dolayı üzülme.”37. “Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.” Hud Suresi, 36. ve 37. ayet Nuh Tufanı Hz. Nuh as, gemiyi yapar ve geminin inşası bitince her hayvan türünden birer çift, hüküm verilmişlerin dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirir. “Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca sular coşup taşınca Nûh’a dedik ki “Her cins canlıdan erkekli dişili birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki ailen ile iman edenleri ona yükle.” Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.” Hud Suresi, 40. ayet Hz. Nuh as ve ona inananlar kurtulurken, inanmayanlar tufan ile birlikte boğulur. “Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Çünkü onlar vicdanları hakka kapalı kör bir kavim idiler.” Araf Suresi, 64. ayet Nuh’un gemisinden sonra Diyanetin tefsirine göre Hz. Nuh’un gemisi Cudi dağında karaya oturmuştur. Diyanet meali, Hud suresi/48 Gemi karaya oturduğunda zaman yeryüzü inkarcılardan temizlenmiş; sular da çekilmeye başladığı için artık gemidekilerin yeryüzüne inme zamanı gelmişti. Hz. Nuh ve yanındakiler Allah’ın emrine uyarak bereketli topraklara inip orayı yurt edindiler. “Ona denildi ki “Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle gemiden in. Daha bir takım ümmetler de olacak ki, biz onları dünyada yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap dokunacak.” Hud Suresi, 48. ayet Hz. Nuh as tufandan sonra 60 yıl kadar daha yaşamış ve vefat etmiştir. Hz Nuh’un kısaca hayatı, Nuh tufanı ve Nuh’un gemisi hadisesini Kur’an ayetlerine göre aktarmaya çalıştık. Eksiğimiz, hatamız varsa belirtebilirsiniz.
Güzel Kurani kerimimizde geçen nuh as ve kavmi ile ilgili ayetler. Kuranda geçen nuh as ve kavmi ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda nuh as ve kavmi ile alakali tahmini 129 ayet geçiyor 4163 - Muhakkak biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik. 684 - Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da hediye ettik Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz. 759 - Andolsun ki Nûh'u elçi olarak kavmine gönderdik de dedi ki "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum." 760 - Kavminden ileri gelenler dediler ki "Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz". 761 - Nûh dedi ki "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim." 762 - "Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum." 763 - Allah'ın azabından sakınıp da rahmete nail olmanız için, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikirkitap gelmesine şaştınız mı?" 764 - O'nu yalanladılar, biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar, kalb gözleri körleşmiş bir kavim idiler. 769 - "Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığı ile, size bir zikir gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki Allah sizi, Nûh kavminden sonra, onların yerine hâkimler yaptı ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki, kurtuluşa eresiniz." 970 - Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, İbrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabı'nın ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. 1071 - Bir de onlara Nuh'un kıssasını oku Hani o bir zamanlar kavmine demişti ki "Ey kavmim, eğer benim aranızda duruşum ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben yalnızca Allah'a dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana mühlet de vermeyin". 1072 - Eğer yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatımı ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum. 1073 - Buna rağmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu. 1125 - Andolsun ki, vaktiyle Nuh'u da kavmine gönderdik, O, onlara şöyle dedi "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım." 1126 - "Allah'dan başkasına ibadet etmeyin! Ben, size gelecek acı bir günün azabından korkarım." 1127 - Buna karşılık, kavminin ileri gelen kâfirlerinden bir kısmı dediler ki "Biz seni bizim gibi insanlardan biri olarak görüyoruz, başka değil. İlk bakışta bizim ayak takımımızdan başkasının senin arkana düştüğünü görmüyoruz. Sizin bizden fazla bir meziyetinizi de görmüyoruz. Aksine sizi yalancılar sanıyoruz." 1128 - Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Peki şu söyleyeceğime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafından bir rahmet bahşetmişse, size de onu görecek göz verilmemişse biz, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?" 1129 - "Ey kavmim! Ben sizden herhangi bir mal mülk istemiyorum. Benim mükafatım ancak Allah'a aittir. Ve ben ona iman edenleri kovacak değilim. Onlar elbette Rablerine kavuşacaklar. Fakat ben de sizi cahillik eden bir kavim görüyorum." 1130 - "Ey kavmim, ben onları etrafımdan kovacak olursam, Allah'dan beni kim kurtarabilir? Siz hiç düşünmez misiniz?" 1131 - Ben size "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır." demiyorum ki. Ben size "Ben bir meleğim." de demiyorum. O sizin kendinize göre, hor gördükleriniz hakkında "Allah onlara hiçbir hayır vermez." de demiyorum. Onların içlerindeki niyeti, en iyi Allah bilir. Bu söylediklerimin aksini iddia etseydim asıl o zaman zalimlerden olurdum. 1132 - Dediler ki; "Ey Nuh! Bizimle didişip durdun, didişmende de çok ileri gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bizi tehdit ettiğin şu azabı getir de görelim." 1133 - Nuh dedi ki; "Onu ancak Allah dilerse getirir. Ve siz O'nu yıldıracak değilsiniz." 1134 - Ben size öğüt vermek istemiş olsam da, eğer Allah sizi helâk etmeyi murad ediyorsa, zaten öğüt vermemin size bir faydası olmaz. Rabbiniz O'dur ve nihayet O'na döndürüleceksiniz. 1135 - Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Eğer uydurdumsa vebali benim boynumadır. Bense sizin yüklendiğiniz vebalden uzağım". 1136 - Ayrıca Nuh'a şöyle vahyettik "Bil ki kavminden şimdiye kadar iman etmiş olanlardan başka artık kimse iman etmeyecektir. Onun için yaptıkları şeylerden dolayı kederlenme." 1137 - Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulüm yapanlar hakkında da bana bir şey söyleme. Çünkü onlar kesinlikle suda boğulacaklardır. 1138 - Gemiyi yapıyordu, kavminden bazı ileri gelen gruplar, onun yanından gelip geçtikçe, onunla alay ediyorlardı. Nuh dedi ki "Bizimle eğleniyorsunuz, biz de sizinle tıpkı bizimle eğlendiğiniz gibi alay edip eğleneceğiz." 1139 - O perişan edici azabın kime geleceğini ve o sürekli azabın kimin başına ineceğini ilerde bileceksiniz. 1140 - Nihayet emrimiz geldiği ve tennur tandır veya geminin kazanı tutuşup parladığı zaman dedik ki; "Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle". Zaten beraberinde iman edenler çok az idi. 1141 - Nuh dedi ki; "Allah'ın adıyla binin içine. Onun akışı da, duruşu da O'nun adıyladır. Hiç şüphesiz Rabbim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. 1142 - Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı "Yavrucuğum, gel, bizimle beraber bin! Kâfirlerle beraber olma!" 1143 - O, dedi ki; "Ben, beni sudan koruyacak bir dağa çıkacağım". Nuh da "Bu gün Allah'ın merhamet ettiğinden başkasını, Allah'ın bu emrinden koruyacak kimse yoktur." dedi. Derken dalga aralarına giriverdi. O da boğulanlardan oldu. 1144 - Allah tarafından denildi ki "Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes! Ve sular çekildi. Emir yerine gelmiş oldu. Gemi de Cudi dağı üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi. 1145 - Nuh Rabbine niyaz edip dedi ki "Ey Rabbim! Oğlum benim ehlimdendi senin vaadin de elbette haktır ve gerçektir. Ve sen hakimler hakimisin." 1146 - Allah "Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin âilen'den değildir. Çünkü o salih olmayan bir amelin sahibidir. Hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben, seni, cahillerden olmaktan sakındırırım." 1147 - Nuh "Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayısana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum. 1148 - "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır." 1149 - İşte bunlar gayb haberlerindendir. Bunları sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir. 1189 - "Ey kavmim! Bana karşı gelmeniz sakın sizi, Nuh kavminin veya Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelen musibetler gibi bir musibete uğratmasın. Lut kavmi de sizden uzak değildir. 149 - Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz." 173 - Ey Nuh'la beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu o çok şükredici bir kuldu. 1717 - Hem Nuh'tan sonra nice nesilleri helak ettik. Kullarının günahlarını bilmek ve görmekte Rabbin yeter. 1958 - İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân olan Allahın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. 2176 - Nuh da daha önceleri bize yalvarmıştı; biz de onun duasını kabul ettik, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık. 2177 - Â yetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü aldık. Şüphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de hepsini suda boğduk. 2242 - Ey Muhammed! Eğer seni müşrikler yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd kavimleri de kendi peygamberlerini yalancı saydılar. 2323 - And olsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâlâ sakınmaz mısınız?" 2324 - Bunun üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman topluluğu "Bu, dediler, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hakim olmak istiyor. Eğer Allah peygamber göndermek isteseydi, muhakkak ki bir melek gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık." 2325 - "Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp durumu gözetleyin bakalım." 2326 - Nuh "Rabbim! dedi, beni yalana çıkarmalarına karşı bana yardım et!" 2327 - Bunun üzerine ona şöyle vahyettik Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır! 2328 - Sen, yanındakilerle beraber gemiye yerleştiğinde "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de. 2329 - Ve de ki "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen, konuklatanların en hayırlısısın." 2330 - Şüphesiz bunda sizin için birtakım ibretler vardır. Çünkü biz, kullarımızı böyle denemişizdir. 2537 - Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab hazırlamışızdır. 26105 - Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti. 26106 - Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" 26107 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim. 26108 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 26109 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir." 26110 - "Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 26111 - "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?" 26112 - Nuh dedi ki "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur." 26113 - "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!" 26114 - "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim." 26115 - "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." 26116 - Dediler ki "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!" 26117 - Nuh "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti." 26118 - "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar." 26119 - Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık. 26120 - Sonra da arkasında kalanları suda boğduk. 26121 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet alınacak ders vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. 2914 - Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. 2915 - Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık. 337 - Unutma o peygamberlerden mîsaklarını kesin sözlerini aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak sağlam bir söz aldık. 3775 - Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik. 3776 - Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. 3777 - Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık. 3778 - Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık. 3779 - Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun. 3780 - İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. 3781 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. 3782 - Sonra diğerlerini suda boğduk. 3783 - Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı. 382 - O inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler. 405 - Onlardan önce Nuh kavmi, arkalarından da çeşitli topluluklar yalanlamışlardı. Her ümmet, kendi peygamberlerini yakalamak kastında bulundu. Hakkı batılla gidermek için boşuna mücadele ettiler. Ben de onları tuttum, alıverdim. Bak o zaman azabım nasıl oldu? 4031 - "Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi bir günün geleceğinden korkuyorum. Allah, kulları için bir zulüm istemez." 4213 - Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve Ey Muhammed! sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir. 5012 - Onlardan önce Nuh'un kavmi, Ress halkı ve Semûd da yalanlamıştı. 5146 - Daha önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir kavimdiler. 5352 - Önceden de Nuh kavmini helak etmişti, çünkü onlar zulmetmiş ve azmıştı. 549 - Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve "Cinlenmiştir." dediler. Ve Nuh davetten vazgeçmeye zorlandı. 5410 - Bunun üzerine Rabbine "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı. 5411 - Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık. 5412 - Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. 5413 - Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemi üzerinde taşıdık. 5414 - Nankörlük edilen kulumuze bir mükafat olmak üzere gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu. 5415 - Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur? 5416 - Benim azabım ve uyarılarım nasılmış görsünler 5726 - Andolsun, Nuh'u ve İbrahim'i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan yola gelen de vardı, ama onlardan çoğu yoldan çıkmışlardı. 6610 - Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kulun nikahı altında idiler, onlara hıyanet ettiler. Kocaları, Allah'tan hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara "Haydi girenlerle birlikte siz de ateşe girin!" denildi. 711 - Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye. 712 - Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım". 713 - Şöyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin." 714 - "Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." inanırdınız. 715 - Nûh dedi ki "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim." 716 - "Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı." 717 - "Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. " 718 - "Sonra ben onları açık açık çağırdım." 719 - "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. " 7110 - "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır." 7111 - "Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın." 7112 - "Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın." 7113 - "Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?" 7114 - "Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır." 7115 - "Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?" 7116 - Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış. 7117 - Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi. 7118 - Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. 7119 - Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır. 7120 - Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz. 7121 - Nûh dedi ki "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler." 7122 - "Büyük büyük tuzaklar kurdular." 7123 - Dediler ki "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i." 7124 - Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır. 7125 - Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar. 7126 - Nûh dedi ki "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma." 7127 - "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar." 7128 - "Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır."
Hz. Nuh ile ilgili iki ayet bularak defterinize yazınız. a ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka Nuh ile ilgili iki ayet bularak defterinize Âl-i İmrân 33 Medenî 89 Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti Nisâ 163 Medenî 92 Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik. En’âm 845. Sınıf Kur’an-ı Kerim Adım Adım Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 11 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
İçki ile ilgili Ayet Ve HadislerSana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar De ki Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar “İhtiyaç fazlasını” de Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz Bakara 2/219Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar putlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi? Maide, 5/90,91Hadisler Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor Mekke’nin fethedildiği sene Hz Peygamber aleyhissâlatu vesselâm’i Mekke’de işittim, şöyle buyuruyordu “Cenab-ı Allah içki, ölmüş hayvan, domuz ve putun alım-satımını yasakladı” Bunun üzerine “Ey Allah’ın Resûlü “ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne buyurursunuz, zîra onunla gemiler yağların, derilere sürülür, kandiller aydınlatılır” dendi Cevâben “O nun satışı haramdır” buyurdu ve ilâve etti “Allah Yahudilerin canını alsın Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağını haram kıldığı vakit bu yağı erittiler, sonra satıp parasını yediler” Buhârî, Büyû 112, Meğâzî 50; Müslim, Müsâkât 71 1581; Ebu Dâvud, Büyû 66 3486; Tirmizî, Büyû 93, 7, 309-310; İbnu Mâce, Ticarât 11, 2167El-Muğîre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdu ki “Kim içki satarsa, hınzır kasaplığı da yapsın” Ebu Dâvud, Büyû 66, 3489Ebu Mâlik veya Ebu Amir el-Eş’ari radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Ümmetimden bir kavim, ferci zinayı, ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir Bir kısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek Fakir bir adam da, bir ihtiyacı için yanlarına gelecek Onlar adama “Bize yarın gel! derler Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak bir kısmını helak eder Geri kalanları da mesh ederek Kıyamete kadar maymun ve hınzırlara çevirir” Buhari, Eşribe 6Ebu’d-Derdâ radıyallahu anh anlatıyor “Halilim Aleyhissalâtu vesselâm bana şu vasiyette bulundu “Hiçbir şeyi Allah’a ortak kılma, hatta param parça edilsen, ateşlerde yakılsan da; bile bile hiçbir namazını terk etme; kim namazı bile bile terkederse ondan Allah’ın zimmeti garantisi kalkar; içki içme, çünkü o, bütün kötülüklerin anahtarıdır”Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Allah ve ahiret gününe inanan kimse izarsız hamama girmesin Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa, bir özrü olmadan hanımını hamâma sokmasın Kim Allah’a ve ahirete, inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın” Tirmizi, Edeb 43, 2802; Nesai, Gusl 2, 1, 198Sevr İbnu Zeyd el-Dîlî anlatıyor “Hz Ömer radıyallâhu anh, hamr için uygulanması gereken haddin miktarı hususunda Ashabla istişarede bulundu Hz Ali radıyallâhu anh “Seksen sopa vurulmasını uygun görüyorum” dedi Çünkü kişi, içince sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyana düşer saçmalar, hezeyana düştü mü iftira atar İftiranın cezası ise 80 sopadır Böylece Hz Ömer radıyallâhu anh içki içenler için haddi 80 sopa takdir etti” Muvatta, Eşribe 2, 2, 842İbnu Ömer radıyallâhu anhümâ anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Kim ısrarla içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra devam ederse öldürün” Ebû Dâvud, Hudud 37, 4482; Tirmizî, Hudud 15, 1444İbnu Şihâb rahimehullah’a “- Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?” diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi “- Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir Hz Ömer, Hz Osman ve İbnu Ömer radıyallâhu anhüm ecmain içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi” Muvatta, Eşribe 3, 2, 842Hz Ömer radıyallâhu anh anlatıyor “Lakabı Hımâr olan bir adam vardı Bu zat zaman zaman Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı güldürürdü Hz Peygamber bu adamı, içki sebebiyle dövdürmüştü Bir gün yine içki suçuyla getirildi Resûlullah emretti, celde uygulandı Cemaatten birisi “Allah’ım şu adama lânet et! Kaç sefer içki sebebiyle getirildi, bir türlü ıslah olmuyor” diye beddua etti Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ” Ona lânet etmeyin Allah’a yeminle söylüyorum, bu adam hakkında bildiğim bir şey varsa o da Allah ve Resûlü’nü samimiyetle sevmiş olmasıdır” buyurdu” Buhârî, Hudud 5 Ebû Dâvud’da, Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den kaydedilen bir rivâyette “Böyle söylemeyin, fakat şöyle deyin “Ey Allah’ım, ona rahmet et, onun taksiratını affet!” buyurmuşturHz Âişe radıyallâhu anhâ anlatıyor “Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki “Sarhoşluk veren her içki haramdır” Buhârî, Eşribe 4, Vudü 71; Müslim, Eşribe 67-68, 2001; Muvatta, Eşribe 9, 2, 845; Ebu Dâvud, Eşribe 5, 3682, 3687; Tirmizî, Eşribe 2, 3, 1864,1867; Nesâî, Eşribe 23, 8, 298Hz Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Hamr sarhoş edici içki, günahın her çeşidinin kaynağıdır Kadın, şeytanın oltasıdır, dünya sevgisi her çeşit hatanın başıdır” Rezin tahric etmiştirİbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah onlara nazar etmez Anne ve babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, erkekleşen kadın ve deyyûs kimse” Nesâî, Zekat 69, 5, 81Yine Nesâî’nin bir rivayetinde Resûlullah şöyle buyurmuştur “Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse” Nesâî, Zekat 69, 5, 81
Zaman itibariyle dünyada ilk peygamber Adem ilk Ulû’l-azm peygamber ise Hz. Nuh’tur. Bildiğiniz gibi Adem aleyhisselâmdan sonra Şit gönderildi, ondan sonra İdris ve sonraki peygamber de Nuh Babil’de doğmuştur. Asıl adı Abdulgaffar olan Nuh Peygamber’in babasının ismi Lemek, annesinin adı ise Kinuşi'dir. İnsanlığın ikinci babası Ebu’l-Beşer olduğundan yeni baba anlamında “Nova”, çok ağlayarak Allah’a yakarışta bulunduğundan, Arapça'da “Nûh” adıyla anılır. Lakabı ise “Yeşkur"dur şükreden. Mezopotamya kitâbelerinde ise adı, Ziusudra ve Utnapiştim olarak geçer. [Abdullah Yaşin, Cizre kitabı, 1983] Nuh yıllarca 950 sene kavmini tevhid dinine davet etmişse de ancak oğlu Sam, Ham, Yafes ve hanımları ile kavminden de pek az kimse iman etmişlerdi. [Altıparmak Peygamberler Tarıhı, s. 15] Yam Ken'an ve annesi Vahile veya Valia Hz. Nuh'a iman etmediler ve tufanda boğulup gittiler. Mezopotamya ve Arap yarım adasında yaşadığına inanılan Nuh aleyhisselâm, kavmi putperest iken Allah onu 40 yaşlarında bazı rivayetlerde 100 peygamberlikle müjdelemiştir.***Bu kısa girişten sonra gelelim maddeler halinde sorularınızın cevaplarına…1 “Gemiyi tek başına mı yapmıştır?”Hz. Allah, Nuh aleyhisselâma ağaç dikmesini emretti. O da, dikti. Nuh aleyhisselâmın diktiği Sac ağacı, kırk yılda büyüyüp yetişti ve boyu, üç yüz zira'ı arşını buldu. [Taberî, Tarih, 1, 180-181] Sac ağacı Hint ülkesinde yetişen kara ve büyük bir ağaçtır; bunun, Abanus ağacı olduğu da söylenir. [Ahterî, ilgili md. 1, 390]Allah Teala tarafından Nuh aleyhisselâma şöyle buyruldu"Nuh'a vahyolundu ki Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık sana asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından günahlardan dolayı üzülme. Bizim nezaretimiz gözetimimiz altında ve vahyimiz uyarınca emrimiz dairesinde gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!” [Hud suresi, 36-37]Hz. Allah, dikilmiş ve yetişmiş olan ağaçları kesip gemi yapımında kullanmasını Nuh aleyhisselâma emretti. [Taberî, Tarih, 1, 90-91]Nuh aleyhisselâm marangozdu… Ağaçları, kesti ve kuruttu… Ama Nuh aleyhisselâm geminin nasıl yapılacağını bilmiyordu. [Zemahşerî, Keşşâf, 2, 268]“Yâ Rabb! Gemiyi nasıl yapayım?" diye sordu. Allah “Onu, üç suret üzerine ve devrik yap Başını horoz başı gibi, karnını kuş karnı gibi, kuyruğunu horoz kuyruğu gibi meyilli ve üç kat olarak yap!”[Kurtubî, Tefsir, 9, 42] aleyhisselâm, gemiyi yapmaya başladı. Kestiği sac ağacından tahtalar biçti. Üç yıl bununla meşgul oldu. Demirden çiviler yaptı. Gemi için gereken zift vesair her şeyi hazırladı. Yapılacak şeylerin hepsini kendisi yaptı, çattı. [Taberî, Tarih, 1, 92]Eline aldığı keseri, yapacağı şeyde hiç yanılmıyordu. [Kurtubî, Tefsir, 1, 31]Nuh aleyhisselâm gemiyi yapıp çatarken, kavminden herhangi bir topluluk, yanından geçtikçe alay etmek için; - “Ey Nuh! Peygamberlikten sonra, marangozluk yapıyorsun ha? Ne yapıyorsun sen?" diyorlar. Nuh aleyhisselâm da;- "Gemi yapıyorum!" deyince; - "Demek, karada gemi yapıyorsun ha? Gemiyi karada nasıl yüzdüreceksin?” Birbirlerine de, “Bakmıyor musunuz şu deliye? Su üzerinde seyretmek için ev yapıyor! “Hani ya, su nerede?!" diyerek gülüşüyor, alay ediyorlardı. [Taberî, Tarih, 1, 92]Nuh aleyhisselâm da; “Siz, nasıl bizimle eğleniyorsanız, biz de, sizin bu eğlenip durduğunuz gibi, sizinle eğleneceğiz! Dâimi azabın kimin başına ineceğini, yakında görecek, bileceksiniz!” [Hud suresi, 38-39] diye cevap yapılışı, iki yıl sürdü. [Zemahşerî, Keşşaf, 2, 268]Bütün bu metinlerden ve özellikle de “Yapılacak şeylerin hepsini kendisi yaptı, çattı. [Taberî, Tarih, 1, 92] ifadelerinden anlaşılan, Hz. Nuh’un gemiyi tek başına yapmış olduğudur. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; bir idare, bir ordu, bir zafer, bir başarı onun başında bulunanla anılır. Dolayısiyle yapım esnasında yardımcılarının olması da elbette ki ihtimal dahilindedir. Kaldı ki bu durum, neticede de bir şeyi değiştirmez. ***2 “O günün şartlarında nasıl yapmıştır?”Hz. Nuh gemicilerin pîri ve rehberidir. O, gemiyi yapıyordu. Hz. Nuh'un gemisinin vasıfları hakkında bazı sözler nakledilmiştir. Bu arada denilmiştir ki; boyu üçyüz arşın, eni elli arşın, su kesiminin üstünde kalan yüksekliği otuz arşın, sactan yapılmış üç ambarlı bir gemi idi. Yine rivayet olunduğuna göre, boyu bin iki yüz, genişliği altı yüz arşın imiş... Fakat bu gibi ayrıntılara girişmek boşuna uğraşmak olur, doğrusunu tesbit ve tayin imkânsızdır. Bu hususta Kur'ân'dan öğrenilen şudur ki; kavmin mü’minlerini ve ihtiyaçları olan yiyecekleri ve her çeşit hayvanattan birer çifti alacak genişliktedir. Ancak bu geminin yelkenli olmayıp, vapur gibi ocaklı ve istim gibi feveranlı, yani kaynayıp fışkıran bir kuvvetle harekete geçtiğini hatırlatan Kur’an’daki şu kelime çok dikkat çekicidir Tennûr. Lügatte kapalı bir ocak, bir fırın demektir ki, dilimizde "tandır" olarak kullanılır. Leys şöyle demiştir "Tennûr" genellikle bütün dillerde gelmiş olan bir kelimedir. Bir benzeri de "tennar" teleffuzudur. Ezherî de demiştir ki; "Bu şunu gösterir İsim bazan A'cemi olur, Arap onu Arapçalaştırır da sonra Arapça olur. Ve buna delil, aslı tennar olmasıdır. Bundan önce Arapça'da "tennûr", bilinen bir şey değildir. Bunun benzeri başka dillerden Arapça'ya geçmiş olan dîbâc, dinar, sündüs, istebrak gibi kelimelerdir. Arap bunları konuşmaya başlayınca artık Arapça olmuşlardır."“Feverân” kelimesi de biliniyor ki, kuvvet ve şiddetle kaynamak ve fışkırmaktır. Şimdi biz, gemiden söz edilirken tam ocak feveran ettiği sırada yük emri verildiğini işittiğimiz zaman, o geminin hareket etmeye hazır bir vapur olduğunu anlamakta hiç tereddüt etmeyiz. Lakin vapuru görmemiş olanlar bunu anlayamazlar ve "Acaba bu ocağın feveranı da ne demektir? Bu olsa olsa bir işaret olacaktır" diye düşünmekte mazur yani ilk devir müfessirleri bunun hakkında muhtelif mânâlar kayd ve nakletmişlerdir. Bunları şöyle özetleyebiliriz1- Müfessirlerin çoğu, "tennûr"un gerçekten bir ocak manasına geldiğinde görüş birliği içindedir. 2- Araplar arasında bazan yeryüzüne de "tennûr" denildiği görüldüğünden, tennûrun feveranı yer yüzünden suların fışkırması olacaktır. Nitekim Kamer sûresinde "Bunun üzerine şakır şakır akan sularıyla göğün kapılarını açtık. Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık. Ezelde takdir edilmiş bir emir üzere sular birleşti." [Kamer suresi, 11-12] buyrulmuştur, demişler. 3- Tennur'dan murad yeryüzünün yüksek ve şerefli mevkileri demektir ki, harikulade bir olay olarak oralara bile sular fışkırmıştır, "Fârettennûr", şafak attı, tan yeri ağardı, sabah oldu mânâsına gelir, denilmiş ve bunun Hz. Ali'den menkul bir tefsir olduğu İş kızıştı, şiddetlendi mânâsına "fırın kızdı" denildiği gibi, "fârettennûr" da böyledir, denilmiştir. Lâkin bu dört mânânın dördü de mecazdır. Ancak meselenin özü, hârikulâde bir hadiseye ait olduğundan tefsir âlimlerinin hemen hepsi cumhur, bu mânâları, tennûr kelimesinin gerçek ve lügat mânâsından saymaya sebep teşkil etmediğini Ebu Hayyan, tefsirinde Hasen'den rivayetle "tennûr"un "gemide suyun toplandığı yer" olduğunu nakletmiştir, ki bu ifade hemen hemen geminin kazanını ki, tefsir âlimlerinin rivayetlerinin bazı noktaları yukarıda arzettiğimiz mânâya değinir yapıdadır. Yani geminin yelkenli bir gemi değil, kazanla çalışan bir vapur olduğunu hatırlatır mahiyettedir. Rivayetlerdeki bu ayrıntılar da görüldükten sonra biz şimdi hakkıyla diyebiliriz ki, tennûrun gerçek manasıyla bir ocak olması, aynı zamanda onun gemide su toplanan bir kazan ile ilişkili olmasına da engel değildir. Cumhur’un “ocak” olduğu hakkındaki rivayetiyle bu rivayet arasında tenakuz/çelişki de yoktur. Harf-i tarif ile "et-tennûr" buyurulması, bunun gemiye ait bir tandır, bir ocak olmasını açıkça belli eder. Aynı zamanda Hz. Nuh'a ait bir tennûr ol m ası da buna engel değildir. Çünkü bu onun bir mucizesidir. Bu hususla ilgili ayetin zahirine karşı, "O zaman öyle bir vapur nasıl yapılabilirdi? Yapılmış olsa bu sanat unutulur mu idi?" gibi vehim ifade eden bir iki sual akla gelebilir. Halbuki daha önceki çağlarda bilinip de sonradan kaybolup gitmiş bir takım sanatların olduğu bile tarihi misallerle sabittir. Kaldı ki Hz. Nuh, gemisini beşerin bilgi ve tecrübe birikimiyle değil, doğrudan doğruya "Bu gemiyi Bizim gözetimimizde ve vahyimize göre yap!" âyetinde de ifade buyurulduğu gibi, Allah'ın vahyi ile ve yine O'nun gözetiminde yapmıştır. Her cinsten bir çift, yani erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane ki, bunun miktarını Allah bilir, gemiye alınmıştır. Bu kadar canlıyı alabilen ve bunlarla beraber Hz. Nuh'un bir oğlunun dışında bütün aile fertlerini ve az da olsa kavminden kendisine iman etmiş olanları, gerek insanlar, gerek diğer hayvanlar için gerekli olan yiyecekleri dahi yüklenerek, dağlar gibi dalgalar içinde akıp giden bir geminin hârikulâde bir gemi olması ve bunun basit bir yelkenli gemi gibi düşünülmemesi gerekiyor. "O devirde böyle bir gemi yapılabilir miydi?" sorusuna karşılık, "Öyle fırtınalı ve dalgalı bir tufanda bu kadar yükü küçük bir yelkenli taşıyabilir mi?" sorusuyla cevap vermek gerekir. [Hud suresi, 37-38; Elmalı’lı Hamdi Yazır, Hak dini Kur’ân dili, Hud suresi tefsiri]***3 “Cizre’de türbesi var mıdır?” Nuh aleyhisselâm gemisi içindeyken suların üstünde Kâbe’yi 40 defa tavaf etmiş… Zilhiccenin dokuzunda gemisi içinde Arafat’ta bulunmuş… Ve Hac vazifesini eda etmiştir. Peygamberler aleyhimüsselâm içerisinde gemiyle sular üstünde Kâbe’yi tavaf ederek hac vazifesini yapan tek peygamber yine Hz. Nuh’tur. Hayatının sonlarına doğru yine Mekke’ye gelmiş ve Mescid-i Haram’da vefat etmiştir… Mezarı oradadır. [İbn Esir, el-Kâmil fi’t-Târîh, 1, 78] Bilindiği üzere Kâbe’nin çevresinde 90 civarında peygamber aleyhimüsselâm yatmaktadır
hz nuh ile ilgili 2 ayet kısa