SiyerVakfı, Ekim 2010’da, Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Kutlu Nebi’nin daha iyi bilinmesi, anlaşılması, tanınması, kavranması; aradaki zaman ve mekân farkları ne kadar uzarsa uzasın, O’nunla (sas) beraber yaşama imkânının yeniden elde edilmesini sağlamak amacı ile kurulmuştur. Zalimolmayan, yüksek bir yaratılış üstün bir kabiliyete sahip olanlardan seçkin bir zümre o nîmete nail olacaktır. Nitekim Hz. İbrahim'in zürriyetinden İsmail, Ishak, Yakup, Yusuf ve Hz. Muhammed Mustafa Aleyhimüsselâmgibi yüce zatlar bu şerefe nail olmuşlardır. Hz. İbrahim'in o temennisi de bu suretle kabul edilmiştir. Hz Zekeriya (a.s.), ne gibi özelliklere sahiptir? Onun kıssasından ne gibi ders ve mesajlar çıkarabiliriz? Arkadaşlarınızla konuşunuz. Cevap: Hz. Zekeriya’nın Kur’an’da anılan bir başka özelliği de annesi tarafından mabede adanan Hz. Meryem’in himayesini üzerine almış olmasıdır. Hz. çıkaracağımızbir ders varの文脈に沿ったReverso Contextのトルコ語-英語の翻訳: 例文Bu depremden çıkaracağımız bir ders var. Kuran-ı Kerim bir kapalı kutudur; kalplere açılır. 30 Temmuz 2016 Cumartesi. Hz. İbrahim (A.S) cash. Yaklaşık 20 yaşlarında hükümdar-peygamber olan, hükümranlığı yaklaşık 40 yıl süren, 53 yaşında vefat ettiği rivayet edilen Allah tarafından kendisine bahşedilen üstün lütuflara ve ayrıcalıklara mahzar olmuş saltanat sahibi bir peygamberdir. Kur’an’da 16 yerde ismi geçen üstün kılındığı, Allah katında büyük bir değeri olduğu, şükreden, salih, zeki, anlayışlı ve karmaşık meseleleri dahi çözüme kavuşturabilecek bir hikmet ehli olduğu bazı ayetlerde geçmektedir. çeşitli sebepler yüzünden Allahtan kendisine eşi menendi olmayan bir saltanat istemiş ve Allah da bu duasına icabet etmiştir. Sad Suresi kendisi için ettiği duaya şöyle yer verilir.***"Rabbim" dedi, "Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lütfu sınırsız olan yalnız sensin." Bunun üzerine, emriyle dilediği yöne doğru tatlı tatlı esen rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan bütün şeytanları ve zincirlerle bağlanmış diğer yaratıkları onun buyruğuna verdik. Böylelikle Allah ilim, zenginlik ve saltanat ile donatmış, emrine esen rüzgarları amade kılmış, kuş, karınca gibi bazı hayvanlarla konuşabilme yetisi vermiştir. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordulara sahip olan işlerini yapması için şeytanların bazılarını görevlendirdiği yine Kur’an’da geçmektedir. Peki zenginliğinin sınırı hesap edilemeyen nasıl vefat etti ve bundan alınacak dersler ne olmalı? Sebe Suresi vefatı şöyle anlatılır ***’Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü ancak asasını veya tahtını kemiren ağaç kurdu sayesinde anlamışlardı. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.’ Cinlerin aşağılayıcı eziyete katlanmaları onların zor, yorucu ve angarya işlerde çalıştırılmalarına binaen kullanılan bir tabirdir. Yine cinlerin gaybı bildiklerini iddia ediyor oluşu da bu ayet ile yalanlanmış ve geleceğin Allahtan başka veAl-i İmran Suresi’nin belirtildiği gibi, Allah’ın gaybı bildirmeyi dilediği peygamberler müstesna, kimsenin bilemeyeceği ortaya konmuştur. Hz. Süleyman’ın vefatı birtevhid mücadelesi örneğidir. Çünkü gaybı Allahtan başka hiçbir varlığın bilemeyeceği, gaybı bildiğini iddia eden cinlerin de ancak küçük bir ağaç kurdu sayesinde ölümünü öğrendikleri ve acziyetleri ortaya çıkmıştır. Şu kahve falları, su falları, kum falları, el falları, günlük burç yorumları veya bazı sahtekar kişilerin geleceği bildiği iddiaları gerçeği yansıtmadığı gibi, insanı Allahtan ümit kesip başka kaynaklara bağladığı sebebiyle de şirk bataklığına gömmektedir. Daha önce Allah’ın hiçbir kuluna böylesi bir zenginlik ve hükümranlık vermediği vefatından diğer bir çıkartmamız gereken ders ise; dünyanın gelip geçici olduğu ve ölümün zengin-fakir ayırt etmeden ansızın herkesin kapısını çalacağı… Nitekim dünyanın faniliğini ve cinleri, rüzgarları, hayvanları ve şeytanları dize getirecek mülk ve saltanatının bile geçici olduğunuZiya Paşa ne kadar güzel dile getirmiş. Seyr etti hevâ üzre denir taht-ı Süleymân, Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde!..’ Süleyman’ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor. Hem Yahudi hem İslam kaynaklarında geçen rivayetlere göre bir gün Nemrud, rüyasında göz alıcı parlaklığa sahip yeni doğan bir yıldız görür. Bu yıldız o kadar parlıyordur ki yanındaki ay ve güneşi ışıltısıyla gölgede bırakmıştır. Nemrud’un rüyasını yorumlayan kahinler, ona ülkesinde bir erkek çocuk doğacağını, bu çocuğun halkın dinini değiştireceğini ve son merhalede kendisini öldüreceğini söyler. Nemrud’u korku ve panik sarar. Bunun üzerine ülkesindeki yeni doğacak bütün erkek bebeklerin öldürülmesini emreder. Veziri Azer’e duyduğu güven sayesinde onun eşinden şüphelenmez, evini ilerleyen zamanlarda aratmaz. Ancak alınan tüm kanlı tedbir ve katliama rağmen, o evde doğmuş ve zorlu bir hayat serüvenine başlamıştır. Taberi önce babasına, sonra halka ve Nemrud’a putların işe yaramaz olduğunu göstermek için fırsat kollamaktadır. Nihayet bir Babil bayramı akşamı bütün halk bayram alanında toplanır. Allah’a yemin ederim ki siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!’ Enbiya/57Yalnız başına kalan Puthane’ye gider ve oradaki bütün putları kırar. Biri müstesna, en büyük put! Bu işi yaptığından şüphelenirler. İbrâhim getirilince, "Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın?" diye sordular. İbrâhim, "Hayır" dedi, "Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" Enbiya/62-63 İbrahim hemen Nemrud’un huzuruna çıkartılır. Nemrud ilahlık davasını sürdürür ve İbrahim Rabbine meydan okur. Rabbinin öldürüp diriltebileceğini söyler. Bunun üzerine Nemrud hemen zindandan iki kişi getirtir. Birini öldürür diğerini ise affederek hayatına kavuşturur ve şöyle derBen de diriltir ve öldürürüm’. Allah’ın kendisine verdiği iktidara dayanarak İbrahim ile rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrâhim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat veren ve öldüren benim" dedi. İbrâhim "Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" dedi. Bunun üzerine inkârcı ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez.’ Bakara/258 Nemrud çareyi İbrahim öldürmekte bulur. Büyük bir ateş yakılır ve ateşin içine atılır. Ancak Nemrud ateşin bir bahçeye dönüştüğünü görür. Biz de, "Ey ateş" dedik, "İbrâhim için serin ve zararsız ol!’ Enbiya/69 Böylece tek bir yol kalmıştır. İbrahim ilahıyla savaşmak! Ancak Allah yaratıklarının en zayıfı olan bir sivrisinek ordusu ile Nemrud’un ordusunu perişan eder. Ve son kertede Nemrud’un ölümü de burnunun içinden giren bir sivrisineğin beynini yavaşça kemirmesi ile olur. Ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları daha çok zarar eden taraf yaptık.’ Enbiya/70 Peki bu mücadeleden ne dersler çıkarılmalı? - Ataların her yaptığı doğru değildir. Nitekim günümüzde geçmişinin izini takip edip, bidat bataklığında sürüklenen pek çok kişi yok mu? - İnsanları İslam’a davet etmek için korkmamak gerekir. Çünkü bilinmelidir ki, bize şah damarından bile yakın olan Allah, kulunu asla yalnız bırakmaz. - Tebliğ’e önce yakınlardan başlanır, nitekim babasından başlamıştır. Allah’a tam olarak teslim olmalıyız. Elimizden geleni yapmalı, tevekkül etmeli ve son kertede sonucunu Allah’a bırakmalıyız. - İman huzuru başka bir huzurla boy ölçüşemeyecek kadar büyüktür. Şirke girmekten kaçınmalı ve imanımızı güçlendirmeyi ve o istikamette yaşamayı amaç haline getirmeliyiz. Ayşegül Asal - A. Hz. Musa as, büyük kitap verilen ilk peygamberdir. Hz. Muhammed ise, büyük kitaba sahip son peygamberdir. Bu iki dinin ortak paydası, her ikisinin de sosyal hayatı da kapsayacak şekilde her açıdan insanın hayatını yönlendiren hükümlere sahip olmasıdır. Bu kıssalarda o noktalara temas eden hususlar da söz İslam dini ortaya çıktığı devirde, Hz. İbrahim as’in Hanif dininin bazı kırıntıları dışında, genel olarak daha önceki peygamberlere ait vahyin mesajları kaybolmuş durumdaydı. Bu açıdan bakıldığında, o devirde yegâne kendi dini ayakta olan Hz. Musa as, Yahudiler için yepyeni bir din kurucusu konumundadır. Özellikle Medine devrinde, Yahudilerle iç içe yaşayan Müslümanların -din konusunda yanlış, yarım yamalak bilgilerle onların tuzaklarına düşmemeleri için- bu din hakkında doğru bilgiye sahib olmaları gerekiyordu. Bu kıssalarla bu açıdan da dersler verilmiştir.

hz ibrahim kıssasından çıkaracağımız bir ders